Bankacılık sektörünün ve sektöre olan güvenin bu denli önemli ve hassas bir dengede olması ülkemizde de normatif düzenlemeler yapılması ihtiyacını doğurmuştur. Bu nedenle Anayasamızın 48. maddesinde yer alan çalışma ve sözleşme hürriyetine müdahale anlamı taşıyacak birçok düzenleme ile sektör korunmaya ve yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Bu durum 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 1. maddesinde "Bu Kanunun amacı, fınansal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanmasına, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasına, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunmasına ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir. " hükmü ile ifade edilmektedir.
Özellikle sektörün birey ve devlet menfaatleri bakımından oluşturduğu önem gözetildiğinde, bankacılık düzeninin ihlali halinde öngörülen yaptırımlar yasal düzenlemelerden beklenen amacın gerçekleşmesi yönünde büyük önem arz etmektedir. Bu bakımdan sektöre olan itibarın korunması, bu hukuki menfaatin korunması yönünde suçlar ihdas edilerek sağlanmaya çalışılmıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 150 ila 160 maddeleri arasında, bu yönde cezai düzenlemelere yer verilmiştir.
Çalışmamızda bu kapsamda 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 160. maddesinde yer alan zimmet suçları Türk Ceza Kanunu'nun 247. maddesinde yer alan zimmet suçları ile benzer ve farklı yönleri ortaya konulmak suretiyle ele alınmıştır.