Mahkemelerin, dava konusu itibariyle yetkili olması olarak addedilen görev bahsi, Türk hukukunda önem teşkil eden hususların başında gelmektedir. İdari rejim sisteminin benimsendiği, bir diğer tabirle idari ve adli yargının müstakil olarak teşekkül ettiği ve bu nedenle yargı ayrılığı ilkesinin kabul edildiği ülkemizde, görev bahsinin tafsil edilmesi ve bu hususa müteallik hususların incelenmesi iktiza etmektedir. Çalışmamızda da bu amaca matufen öncelikle, görev kavramı ve muhtelif yargı yolları, daha sonrasında ise idari yargının görev alanı tavzih edilmiştir. Yine çalışmamızın ilk bölümünde, idari yargının görev alanını tespit edilmesinde tevessül edilen kamu gücü, kamu hizmeti, idari işlem, idari eylem, idari sözleşme ve yeni kamu gücü ölçütleri ele alınmıştır. Kamu gücünden istifade eden ve kamu yararına yönelik işlemler tesis eden idarelerin işbu idari işlemleri, hukuka uygunluk karinesinden istifade etmektedirler. Dolayısıyla aksi mahkeme kararıyla tespit edilene kadar, işbu işlemler hukuk aleminde sonuç doğurucu niteliği haizdirler ve muhatabı nezdinde yeni bir hukuki durum husule getirmektedirler. İdari işlemlerin, bu özelliği karşısında, bireylerin, idareler karşısında korunması, hukuk devleti ilkesinin hayata geçirilebilmesi için idarenin işlem ve eylemlerinin yargı organlarınca denetlenmesi lazım gelmektedir. Çalışmamızın ikinci bölümünde, idari yargı organları incelenmekle birlikte, idari yargı denetiminin görevle alakalı sonuçları incelenmiştir. Çalışmamızın son bölümünü teşkil eden üçüncü bölümde ise gerek idari yargı mercileri arasında gerek idari yargı ve adli yargı mercileri arasında husule gelen görev uyuşmazlıkları izah edilmeye çalışılmıştır. Yine bu bölümde, idareyle arasında münasebet bulunan, idarilik izafe edilebilecek, ancak buna mukabil çözümlenmesi kanun tavassutuyla adli yargıya tevdi edilen birtakım uyuşmazlıklar incelenmiştir.
