Kitabımızda bilinenlerden çok bilinmesi gerekenlere yer verilmiştir. Özellikle hak arama ve adalete erişim engellerinin nasıl aşılabileceğine ilişkin çözüm yolları üretilmiş ve önerilerde bulunulmuştur. Yargıdaki uygulamalara farklı bakmaktayız. Yargıtay'ın çoğu kararlarını yanlış, hak ve adalet ilkelerine aykırı buluyoruz. Bu konuda eleştirel nitelikli pek çok yazı yazdık,, yayınladık, konferanslarda dile getirdik. Öğretide, özellikle yargılama yöntemlerine ilişkin yaratılan, hak aramanın ve adalete erişimin önüne engeller koyan kurallara şiddetle karşı çıkıyoruz.
Aşağıda, yargıda hak ve adalet ilkelerine aykırı bulduğumuz,, aşabildiğimiz veya aşamadığımız uygulamalara ve kurallara ilişkin "Önsözümüzde" yer alan konuların bir listesini veriyoruz:
- Ölen işçinin anne ve babasına sigortalı oldukları için destek tazminatı verilmişken, İçt. Bir. Kararı ile bu aşılmıştır.
- Manevi tazminatın "belirsiz alacak davası" biçiminde açılabilme olanağı, AYM iptal kararı ile zorunlu hale getirilmiştir.
- Usuli kazanılmış hak kuralının hak kaybettirici uygulaması, AYM bireysel başvuru kararı ile hak ve adalet ilkelerine aykırı bulunmuştur.
- Günümüzde yaşanmakta olan yüksek enflasyon ve paranın alım gücündeki aşırı düşüş nedeniyle, asgari ücretler veya bunun biraz üzerindeki işçi ücretleri üzerinden tazminat hesaplanmasının gerçek zararı yansıtmayacağı,, en azından yoksulluk sınırının üzerinde bir kazanç üzerinden tazminat hesaplanması gerektiği savunulmuştur.
- Tehlikeli işletmelerde ve maden ocaklarında meydana gelen iş kazalarında, hiçbir önlem almamış olan işverenlerin " olası kastla" cezalandırılmaları gerekirken bilinçli taksir uygulanması eleştirilmiştir.
- Manevi tazminata ölçü aranmış ve önerilerde bulunulmuştur.
- Kanun yollarında parasal sınırlar uygulaması eleştirilmiştir.
- SGK'nun çeşitli uygulamaları eleştirilmiştir.
